29 Mayıs 2014 Perşembe

Taşınıyoruz!

Taşınıyoruz.
Taşınmak yenilenmek demek benim için.
Yeni hayat...
Ofisim taşınıyor.
Tam 10 yıldır Harmancı Giz'den attım adımını.
Ne çok mutlulukla, stresle,hüzünle, sevinçle...
Yakın zamanda iş değiştirdim, grup şirketi olduğu için yine aynı binada kaldım.
Yine Harmancı Giz'de...

Harmancı Giz'de en sevdiğim bir kaç yerden bahsetmek istiyorum.

Don Kişot odası 

Güzel dostluklar edinildi, güzel kahveler içildi bu küçük odada.
Bu küçük odanın anlamı çok başka benim için.
Kızıma süt çektiğim yerdi.
Müzik açardım ya da videolarına bakardım.
Özlem doludur bu oda, kızıma olan özlemimim ağzına kadar doludur, taşar dışarı...

Duvarında; "imkansıza erişmek için, absurdu de denemelisin" yazar.
13 ay süt çekmemin sırrı bu cümle de saklıdır belki de.

Telefon görüşmeleri, iki dakikalık kahve molası, bir-iki sohbet...
Başı ağrıyana, sancısı olana revir olur ara ara.
Herkes sever bu odayı.
Samimidir...

Tuvaletin önündeki aynayı da çok severim.


Mina'nın geleceğini ilk kez kendimle burada paylaşmıştım.
Aynaya bakarak;
"Senin bir bebeğin olacak, anne oluyorsun Tuğbaaaaa"  diye çığlık atmıştım.
Sessiz çığlıklardan.
Bir de Fappik en çok "Selfie" yi çeken kişidir bu aynanın önünde.

Bugün son gün...
Tebdili mekanda ferahlık vardır.
Hem terasımız bile olacak.
Plaza havasından kurtulup daha çok hava alan bir yerde çalışacağız.
Daha güzel işler çıkacağına eminim.
Hava alan zihinler, havalı işler...

Yeni yerimizde, yeni ofisimle ilgili anılar birikecek bundan sonra.

Son dakikacı insanlardan biri olarak hala eşyalarımı toparlamadım.
Hadi yavaş yavaş toparlanayım bari...
Hoşçakal Harmancı Giz:)




Sevgilerimle,
dinamikanne

25 Mayıs 2014 Pazar

Mina'nın küçük kuzeni; Ayaz Yiğit


Ben 8. Kez teyze oldum.
Ablalarından daha çok teyzeyim.
Onlar 7 kere, ben 8 kere.
Nasıl mı?
Mantık&Matematik sorusu gibi oldu değil mi?
Herkes çiftledi çocukları, ben tekteyim.
Hal böyle olunca da en çok yeğen sayısı bende oluyor.
Ne çok ikizler burcu oldu ailede.
Babam,yeni bebek Ayaz Yiğit, sevgilim Fatih,Yeğenim Arhan, yeğenim Damla,ablam Türkan :)
Hepsinin ikizler olduğu o kadar belli ki:))

Ablamla sabah telefonda konuştuk, biraz gergindi.
Doktorumuz (benim de doktorum) Feriha Uygur o dönemde şehir dışında olacaktı.
Bebek ters olduğu için sezeryan gündemdeydi.
Şehir dışına çıkmadan bebeği alalım demişti doktorumuz ancak ablam son dakikaya bırakmak istemişti.
Her iki durum da oldukça stresliydi.
Tanıdığın, güvendiğin doktorun olmadan doğum yapmak ile çocuğu gününden önce dışarıya almak...Sezeryan gününe uygun bir döneme düşüyordu bu tarih aslında riskli değildi.
Ablam çocuğun sonuna kadar içerde kalmasını istiyordu, kendi durumunu 2. Plana atarak bebeği son dakikaya kadar tuttu içerde.
Ilk bebeği Eliz doğal doğumdu ama burada yapacak pek bir şey yoktu.
Anne ve bebek zarar görmeden en iyi çözüm sezeryan gibi gözüküyordu.

23 Mayıs Cuma günü nişan geldi, hemen hastaneye götürüldü.
Biz de diğer ablamla ofisten çıktık ve hastaneye gittik.
Tüm kardeşler toplanmıştık.
Ablamın son hamile pozu burada:)


Akşam 20:00 gibi alındı doğuma.
Bu doğuma ben de çok girmek istiyordum ama evdeki hesap hastaneye uymadı.
Doktor değişimi, hastane tercihindeki değişim nedeni ile giremedim doğuma.
4 abla, 2 çocuğu tamamladı.
3. çocuğu kimse yapmaz artık.
Sanırım benim doğum izleme hevesim yeğenlerime kaldı:)

Bebeği gördük, nasıl da savunmasız, nasıl da masum...

Bu anı yaşadıktan sonra kendi lohusalığım aklıma geldi.Zor ama çok güzel bir dönem.
Şu da bir gerçek ki zaman geçtikçe her şey daha güzel oluyor.
Nasıl da zor büyüyor çocuklar, nasıl da zor geçiyor günler.
Nasıl da zor büyüyoruz.
E o zaman hadi, herkes annesini arasın:)

Ayaz Yiğit'in eli elimde, sımsıkı tutuyor, bırakmıyor...

Bir babanın çocuklarına verebileceği en güzel hediye; çocuklarının annesini çok mutlu etmesidir.
Çünkü mutlu anneler, mutlu çocuklar demektir.
Hele ki lohusalık dönemi öyle önemlidir ki, kadın değişime uğrar, bir sürü duygu karışımı yaşar, bu dönemde bebeği ile bağı çok kuvvetli olan anneler de olur, bebeğinden nefret eden de...
Bir dengesi yoktur...
Bu dengeyi annenin çevresindeki insanlar sağlar.
Bu yazıyı okuyan tüm yeni doğan annelerini kutlarım, bol süt için huzurlu günler dilerim:)

Ayaz Yiğit'cim hoş geldin, ailede 4 erkek, 5 kız oldu yeğen sayısı.
Eğer ben 2. bebeği yapmaya karar verirsem bana bağlı erkek-kız eşitliği.
O yüzden bana iyi davranın, sözümden dışarı çıkmayın :)

Güzel, sağlıklı bir ömrün olsun.

Teyzisko
dinamikteyzen:)

22 Mayıs

Ne güzel bir günsün sen.
Mina'nın dünyaya geleceğini öğrendiğim ilk anı barındırıyor 22 Mayıs.
Dünyanın en güzel günlerinden biriydi bugün.
Cennetimiz geldi bize.
Her geçen gün daha çok aşık oluyorum.
Sen yokken biz ne yapıyormuşuz noktasındayız.
Bizim hayat ışığımız, canımız.
Iyi ki geldin...
Iyi ki bizi seçtin.
Seni seviyorum!


4 Mayıs 2014 Pazar

Anlar - Minik Mor Çoraplar


Bugün bizim yatağın yanı başındaki mor çoraplarını aldın.Ben üzerimi giyinirken açık olan babanın çorap çekmecesine minik mor çoraplarını koydun ve "odduu" dedin.
Olmadı Mina'cım orası babanın çorap çekmecesi, seninki senin odanda dedim.
Sonra pıtır pıtır benim elbise dolabımın önüne geldin ve sürgü dolabı ittirip minnok çoraplarını oraya koydun.
Kocaman dolapta o minik mor çorapları sanırım hayatım boyunca unutmayacağım.

Evden çıkmam gerekiyordu işe gitmek için, Zeynep teyzen geldi ve bugün çorap eşleştirme oyunu oynamanızın güzel bir fikir olacağını söyledim.

Bu arada Zeynep teyzen de seni özlediğini söyledi hafta sonu boyunca.

Büyüyorsun Mina'cım, bizim sevgimiz de özlemimiz de büyüyor her geçen gün.
Işe gitmek bana hiç zor gelmezdi, çalıştığım süre boyunca hiç Pazartesi sendromu yaşamadım ama her geçen gün, verdiğin tepkiler, bana yoldaş olman, komik hallerin, ağlak hallerin senden ayrılmamı çok zorlaştırıyor.

Bir gün birileri kafana çorap örmeye kalkarsa şu hayatta, bu çorap hikayesini hep hatırla.
Bundan daha güçlü bir hikaye yok çünkü benim nazarımda...

Seni çok seviyorum,
Mommikooo