22 Temmuz 2013 Pazartesi

Doğum İzni Sonrası İşe Başlama Sendromu


Benim her şeyim son anda olur.
Aniden...
Evliliğim, tatil planlarım, doğumum bile...
İşe 15 Temmuz'da başlamayı düşünüyordum ancak ani bir karar ile hafta ortası başlamaya karar verdim.

15 Temmuz'da ofiste 10. yılım olacaktı.9 koca yılı devirmiştim.
Küçücük bir kız çocuğu olarak gelmiştim bu ofise.
Aşık olmuştum, evlenmiştim ve şimdi bir kızım vardı.
Büyümüş müydüm? Hala kendimi 20'li yaşlarda hissediyordum.
Tamam tam 20 değil ama 20'lerin sonuna doğru...

İşe hafta ortasında başlayarak hem hiç yaşamadığım "pazartesi sendromu" nu yaşamayacaktım hem de 3 gün çalışıp, hemen haftasonuna bağlanacaktım.
Bu durumun ayrılık için daha az stresli ve ayrılığa daha fazla katlanabilir bir çözüm olduğunu düşünüyordum.
Çarşambalar güzeldir.
"Çarşamba sendromu" diye bir şey olmadığına göre dışarda da daha güzel bir enerji olacağını düşünüyordum.

10 Temmuz Çarşamba günü Google'ın bir eğitimi vardı, öğleden sonra da ofise geçecektim.
Sabah Mina'yı babası ile bıraktım.
Babası ofise biraz geç gidecekti.
En azından ilk sabah uykusunu uyutup, öyle ayrılacaktı evden.

                              Ben evden çıkarken, onlar yatak keyfi yapıyordu

Evden çıkarken ağlamayacaktım.
Herkes, kendi seçtiği şekilde hayatını yaşayabilir.
Çalışmayı bırakmayı düşünmüyordum, bu nedenle ayrılık biçimini seçebilirdim.
Ya hüngür şakır ağlayıp, çevremdeki herkesi çaresizliğe ve üzüntüye itecektim.
Ya da yapacak bir şey yok sonuçta ben ne ilkim, ne de son olacağım diye düşünüp kendimi telkin edecektim.
Akşamları kavuşmanın tadı da ayrı değil miydi hem?

                      Onu birazdan bırakıp gideceğimden habersiz kuzu "Mina"ydın diyor güne


Benim için çok zor geçmedi ilk gün.Zaten hep kalan için zordur ayrılıklar.
Benim bir sürü meşguliyetim olacaktı.
Zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacaktım.
Öyle de oldu.
Evden ayrılırken bir kaç damla süzülse de gözümden, hemen toparladım kendimi.
İşte o an aklımda bir "anne özlü sözü" oluşuverdi :
Her anne, ilk iş gününde "waterproof" rimel sürmelidir...

Eğitim arasında süt çekmem gerekiyordu.
İlk kez dışarda süt çekecektim.
1 priz, 4 duvar yeterdi bana.
"Sanatçı Kulisi"ne yönlendirdiler.
Böylece Mina ilk kez sahne tozunu almış oldu :)

Tesadüfen ilk iş günümde doğum yaptığım gün giyinmiş olduğum elbise vardı.
Yok yok, kilolarımın bir çoğu gitti, elbise her bedene olan elbiseler vardır ya, onlardan :)

Akşam eve geldiğimde oyun parkında yatıyordu.
Sesimi duyduğunda gülmeli, ağlamalı değişik duygular içine girdi.
Nasıl tepki vereceğini bilememişti.
Çok heyecanlandığı belliydi her halinden.

                                      Eve geldiğimde sesimi duyduğunda verdiği tepki


Mina'nın "ekmek teknesi" gelmişti.Beni yemek olarak görüyor ve ağzını şapırdatıp, çığlıklar atıyordu.

Mina biraz beslendikten sonra kendimizi hemen sokağa attık.Sonra tüm gece beslenmeye devam etti ve tüm enerjim çekildi.
İlerleyen günlerde de iki konu hakkında çok hassas olacaktım.
1-Sokak
2-Banyo

Bu ikisini yaptırabildiğim zaman kendimi çok huzurlu hissedecektim.

İlk iş günü böyle geçti işte.
Kim bilir, yine bir tesadüf olur ve Mina birgün bir Google ofisinde çalışır.Bugünleri anarız ana-kız...
En büyük ayrılığımız sabah 9:00 akşam 18:00 olsun canım kızımla.

mesaisiz işgünleri dileklerimle :)
dinamikanne

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder