Bekliyoruz...
Bu kelime içinde ne çok şey barındırıyor.
Doğumu beklemek, ameliyatı beklemek, ölümü beklemek,
yaşamayı beklemek, iş teklifi beklemek, restaurantta yemeğinin gelmesini
beklemek, kuyrukta beklemek, yolculuk saatini beklemek,ektiğin dereotunun
çıkmasını beklemek...
Godot'u bekleyen bile var...
Yaşam ile ölüm arasında sıkışmış hayatlarımızda ne kadar
zavallıyız.
Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi...
Şu anda hastanedeyiz.
Buraya bir sürü vak'a geliyor şu anda.Sağlıklı olduğumuz
her an için şükretmek gerek.Bunu bir kez daha anlıyoruz...
Ablamın ameliyatı şu anda gerçekleşiyor.
Seçil ablam ameliyat oluyor.
Pazartesi günü olacaktı ancak sabahtan acil bir vak'a
geldiği için ameliyat ertelendi....
Salı günü ameliyat listesinde yoktu ismi, Çarşamba olacak
herhalde dedik.
Ofise geldim, kapının önünde telefonum çaldı.
Arayan babam...
Hayırdır dedim, ablan dedi...Ameliyata alıyorlarmış.
Gözyaşlarım süzülüverdi.
Hemen hastaneye gelmek için koyuldum yola...
Aslında iyi de oldu apar topar olması.
Akis durumda ertesi gün ameliyat olacağını düşünerek uyumak ne zordur.Ben bunu bilirim, hem de çok iyi...
Bizim böyle süreçleri bilenler grubu ve bilmeyenler grubu
vardır ailede.
Annem bilmeyenler grubunda yer alır.
Annemin bir sürü rahatsızlığı olduğu için; kalp, şeker, tansiyon gibi büyük rahatsızlıklar olduğundan bir de diğer acıları eklemek istemiyoruz.
En büyük acı, evladının çektiği acı çünkü...
Şimdi bir de bilmeyenler grubunda Eliz'in annesi ve yeni
doğacak bebeğimizin annesi Türkan ablam var.
Ben, diğer 2 ablam ve babam ile hastanede buluştuk.
Dua eden ve güzel enerjiler yollayabilen kişileri aradım.
İkinciannem (kayınvalidem), Mina'nın bakımına yardımcı
olan Zeynep ablamız, aile dostumuz Ayla, ekip arkadaşlarım, hamile
arkadaşlarım...
Bugün Fatih'in İzmir'de bir toplantısı vardı ve
gelemedi.O da oradan gönderiyor dualarını.
Babam camiye gitmiş orada dua etmek için, cami hocasını da tembihlemiş, dua edelim kızım için diye...
Güzel enerjiler bunlar, hepsi birleşiyor ve ablamın iyi olması için havada bir bulut oluşturuyor.
Koruyor onu...
Aralarda annemi arıyoruz, Türkan ablamı arıyoruz.
Herkes sanki işinde gücündeymiş gibi günlük akışa devam
edermiş gibi konuşuyor.
Birbirimize şşşşt yapıyoruz, birlikte olduğumuz
anlaşılmasın telefonda konuşurken diye.
Şu anda bekliyoruz.
Ablamın yaşama tutunmasını ve artık hayatına daha
kaliteli devam edebilmesini bekliyoruz.
Tek beklediğimiz şey onun sağ salim ameliyattan çıkması
ve tüm rahatsızlıklarını o ameliyat odasında bırakması...
Ezan okunuyor şu anda...
Sanki zaman duruyor ve tüm dualar onun adına gidiyor.
Yepyeni bir başlangıç bu...
Hepimiz için...
Şu ana kadar çok büyük şeyler başardı.
Bebekken geçirdiği bir havale sonrasında epilepsi kaldı.
Nöbetler, yıllar geçtikçe boyut değiştirdi ve şimdi
bayılma aşamasına kadar geldi.
Ne zaman geleceği belli olmuyor.
39 yaşına kadar bu rahatsızlığı ve kilolarca hapları taşıdı
cebinde...
2 tane muhteşem çocuk getirdiler bu dünyaya.
Bir çok şey için bariyer olan bu hastalık, 2 çocuğa
bariyer olmamıştı.
Yaparım, doğururum dedi, yaptı...İyi ki de yapmış...
Bugün güzel bir gün.Kışın ortasında baharı yaşıyoruz.
Bizim bütün güzel olaylarımız,güneşli günde gerçekleşir.
Bu en büyük ışık bize...
Bu yazıyı, hamile olan ablam şu anki durumu bilmediği
için yayınlamıyorum.
Ameliyattan çıksın, ona söyleyelim, öyle yayınlayacağım.
Hadi bakalım, biz ailecek hayata yeniden başlıyoruz.
O ameliyattan çıksın, iyileşsin, bahara doğru yola
koyuluyoruz.
Edith Piaf çağırıyor bizi...
Sağlıkla,
dinamikanne
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder