22 Ocak 2014 Çarşamba

Hayata Yeniden Başlamak / Bir Epilepsinin Defoluşu

17 Ocak 2014...
Telefonum çalıyor.
Ablam...
Ağlıyor, gülüyor, konuşamıyor.
Panik oluyorum, ne oldu diyorum.
Sinirlerinin boşaldığını anlıyorum.

Bir rahatsızlığı var ve yıllardır bu nedenle çok kaliteli bir hayat süremiyor.
Buna rağmen 2 tane pırlanta gibi çocuk dünyaya getirip, yetiştiriyor.
2 olağanüstü çocuk!
Ameliyat olma durumu var ancak çok ciddi bir ameliyat olduğu için yıllardır kaçıyor bundan.
Yıllar geçtikçe de ameliyat olanların sayısı artıyor ve bu alanda doktorlar daha fazla deneyim kazanıyor.

Bu rahatsızlıktan yıllarca çok çekti ancak ben yine de bu hastalığın onun hayatında önemli bir yoldaş olduğunu düşünüyorum.
Her şeyin bir nedeni vardır, bu rahatsızlığı yaşamasının da bir nedeni vardı.
Onun hayatını kalitesizce yaşamasına neden olan şey aslında onun hayatının devam etmesine vesile olmuştu.
Rutin kontrolleri için beyin tomogrofisi çektirdiğinde anevrizma olduğu ortaya çıkmış ve apar topar ameliyata alınmıştı.
Çok şükür beynindeki baloncuğa müdahale edilmişti.
O dönemde de diğer rahatsızlığı ile ilgili opere edilmesi gündeme gelmiş, yine hastaneden bu operasyonu olmadan çıkmıştı.
Korkuyordu.
Ne ile karşılaşacağını bilmiyordu.
2 oğlu vardı ve henüz yaşları küçüktü.
Bir de doktorlar için her rahatsızlık, bir vak'a...
O yüzden her ameliyat olman gerekiyor diyen doktora da güvenmemek gerekiyor.
Bu ameliyat, öyle her yerde her doktora olunmaz zaten.
Bu alanda bir kaç iyi isim var.
Neyse ki ablam, doktorlar konusunda çok şanslı.
Arkadaşı / ağabeyi bir doktor yönlendiriyor onu bu konuda.
Yıllardır, çok yakından yaşadıklarını bilen biri.
Ol kurtul diyor.
Yıllar geçip, bir sürü vak'a görüldüğü için de ablam, son bir kaç yıldır olsam mı acaba diye düşünüyor ve tamam diyor.
Tamam diyor ama hastaneden ne zaman cevap gelecek o belli değil.

Bu aralar bir grip salgınıdır gidiyor.
Gribe yakalananlar günlerce yatıyor, serum alıyor.
Birilerinin başına gelen olumsuzluk, birileri için başka yollar, kapılar açıyor.

Cuma günü bir telefon geliyor ablama.
Eğer ameliyat olmayı istiyorsan, Pazartesi olabilirsin diye.
Çünkü, pazartesi ameliyat olacak kişi grip olmuş.
Ablam beni arıyor.
Eli, ayağına girmiş...
Aradılar diyor.
Gülüyor, ağlıyor...

Tamam diyorum, bak kurtulacaksın.En iyi kararı kendin verirsin diyorum.
Olmak istiyor musun?
Bilmiyorum diyor, sonra toparlanıyor "evet istiyorum."

Özellikle son zamanlarda çok daha fazla etkiliyor bu rahatsızlık hayatını.
Bunu yaşayan bilir, o yüzden kararının ne olduğunu ondan öğrenmeye çalışıyorum önce.
Evet olacağım dedikten sonra da desteklediğimi söylüyorum.
Ölümün acısını ve korkusunu çok yakından 2 kere yaşamış biri olarak, ölüm ensemizde diyorum, nasıl ve ne zaman öleceğimizi bir tek Allah bilir.Ne zaman başımıza ne geleceğini de bilemeyiz.
İnsanların başına her an bir şey gelebiliyor.
Her ne olursa olsun, biz bütün aile olarak senin yanındayız diyorum.

Daha sonra kapatıyoruz telefonu, diğer aile fertleri ile de görüşüyor, sonra bir daha konuşuyoruz, evet olacağım diyor.
Kararı kesin.

Pazartesi bu çok önemli ameliyatı olacak.

Duru'nun doğumgünü için bugün biraraya geldik.
Herkesin içi buruk...
Herkes köşelerde kulisler yapıyor.
Çünkü annem ve hamile olan ablam bilmiyor.
Bizim ailede annem her şeyi olup bittikten sonra öğrenir.
Bir çok hastalığı var ve böyle durumlarda annem çok üzülüyor ve kalbi bu anlara dayanmaz diye söylemiyoruz.
Mesela annem bizim doğumlarımızı, doğum gerçekleştikten sonra öğrendi.
Başka bir ablamın bir ameliyatını bilmiyor.

Annem ve ablam aynı apartmanda oturdukları için annem doğum günü sonrasında bize geldi.
Bir kaç gün bizde kalması gerektiğini, Fatih'in yurt dışına çıkacağını, benim ise iş değiştireceğimden dolayı çok yoğun olacağımı ve Mina'ya bakan ablamızın oğlunun veli toplantısı olduğu için sabah geç geleceğini söyledim.
Allah affetsin :)

Neyse annem geldi bize.Bir yandan grip geçiren hamile ablama gitmesi gerektiğini söylüyor, ben de sen de hasta olursun, olmaz sonra bize geçer diye durduruyorum onu.

Sömestr tatili bir hafta sonra olduğundan ablamın çocukları Arhan ve Alper, kuzenleri Duru&Damla'ya gidiyorlar.

Böylece annem, Alper ve Arhan'ı da görmeyecek ve okula niye gitmiyorlar diye sorgulamayacak.

Ocak ayı hep bir başlangıç ayı bizim için.
2 tane çocuğumuz Duru ve Mina Ocak ayında geldi.
O yüzden hep uğuruna inandım Ocak ayının.
Ve şimdi ablamın sağlığına kavuşacağı anı bekliyoruz.

Umarım ameliyat çok güzel geçer...
Sağlığına tamamen kavuşur ve yeniden doğar.

O ablama benim çok nazım geçer.
Beni küçükken o yıkardı.
"Pappacıımmm, pappacımmm baksana, şampuanım bitmiş alsanaaaa" diye şarkımı söylerdim yıkanırken.
Başka kimsenin yıkamasını istemezdim.
Bir de her sabah saat 5:00'te uyanır, tereyağlı, ballı, reçelli ekmek isterdim ve hiç üşenmeden her sabah bir dilim ekmeğe sürer getirirdi.
Bir de okuldan dönerken kendi harçlığı ile Sagra Special dükkanından en sevdiğim rulo katlardan alırdı.
Ayağımın üzerine çaydanlık dökülüp, kabardığında az kahrımı çekmedi.
Beni kucağına alır, bakkala götürür, oradan koska şeker alırdık.Bir de kirazlı şeker.
Önce kulağıma takardık kirazlı şekeri, sonra kırıp yerdim.
Biz onun yatağının üzerinde otururken, "kalkar mısın yatıcam da" derdi ve hemen toz olurduk.
Eğer olmazsak, birbirimize girip kavga ederdik.
Hem de saç saça, baş başa ...
Tırnakları hep uzundu onun.
Girdiğimiz bir kavgada sağ elimin üzerine çimdirdiği tırnak izi hala duruyor.

Ameliyat işi çıktığında "ol da, Paris'e gideriz kutlamaya" demiştim.
2014 yılında Mina'nın şarkısı Edith Piaf'tan La Foulle idi.
Bununla ilgili yazdığım yazıda buradan okuyabilirsiniz 2014 yılı Fransa yılı demiştim.
Bir çok yol, bizi Fransa hikayelerine götürecek diye eklemiştim.
İşte, sırf bu yüzden ameliyat işi çıkıverdi.
Paris bizi çabuk görmek istiyor...
O yüzden ameliyatı çok iyi geçecek, biz de sağlığını kutlamaya Paris'e gideceğiz...

Lütfen Allah'ım,
İyi olsun...
Çocukları için...
Bizim için...





Sağlıklı günlere...
dinamikanne






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder