19 Ocak 2014 Pazar

Duru; 7 Yaşında

16 Ocak 2007.
Güneşli bir Ocak günü.
Bizim çocuklarımız hep güneşli günde geldiler, hava kış mevsiminin tam ortası da olsa...
Sabah hepimiz hastaneye gidiyoruz, biz o zamanlar yaklaşık 6 aydır evliyiz.
Geliyor Duru...
Sarı saçları, beyaz teni...
Gözümün önünde ilk bakışı.

Duru ve Mina Ocak doğumlu.Mina ile burç kardeşliği var.İkisi de oğlak burcu...

6 yıl geçti...
O dönemde Acıbadem'de oturuyorlardı.Ablamın içtiği rezene çayları, Duru'nun yattığı ve sonradan Mina'nın da yatacağı beyaz beşik gözümün önünde.
Nasıl da acaip...
Zaman hızlıca geçiyor ve bir çok detayı hafızamızdan alıyor.

Duru, enteresan bir çocuk.
Derin bakışları var.
Müthiş bir espri anlayışı...
Birisini seviyorsa seviyorum diyor, sevmiyorsa sevmiyorum diyor.
Elbette ki çocuk olmanın verdiği netlik de var ancak burcunun dominantlığını da taşıyor sanki.
Net olmayı seviyor.

Çok yaratıcı bir çocuk.
Enstelasyon yapıyor bizim evde bulduğu bir kaç obje ile.
Sanatı seviyor ve bunu çok içinden geldiği gibi, severek yaşıyor.
Resim yapıyor ve hepsi çok yaratıcı.
Bir kaç gün resim yapamamışsa, boya kalemleri ile buluştuğunda transa geçiyor.
Hiç bir şey yiyip içmeden, çiziyor da çiziyor.

Mina'nın doğum hediyesi olarak çok güzel bir biberon çizmişti mesela.
O zaman 5. yaşını bitirmişti.
Tüm detayları ile harika bir resim olduğunu düşünüyorum.

Okumayı da kendi kendine söktü.
Bir çok yaklaşım, 7 yaşından önce çocuklara okuma-yazma öğretilmemesi gerektiğini söyler.
Duru'ya kimse harfleri göstermedi, buna rağmen 5 yaşında kendi kendisine okumayı ve yazmayı sökmüştü.
Bu resimdeki yazılar da Duru'ya ait.
Kırmızı kalbin içinde "Mina Seni Seviyorum" yazıyor.


Duru'nun doğum gününde eksik teyze ve kuzen vardı.
Türkan teyzesi çok fena grip olmuştu.
Eliz (1,5) ve Türkan teyzesinin karnındaki küçük oğlumuz bu nedenle gelemedi.
Emre (16) ise ingilizce kursunda olduğu için katılamadı.


Duru artık fotoğraf çektirmekten çok sıkılıyor ve gülümsemiyor.
Ona sakın gülme dedim, bu pozu verdi :)


Aynı şey kardeşi Damla'da da var ama Damla'yı güldürmek ne mümkün.
Hadi Damla, Minik'in için gülümse dedim, onun için bile gülümsemedi.
"Yine mi fotoğreaafff" diyor.
Minik'i mumluğun içine oturttuk, dinleniyor burada.


Duru köpekleri ve mor rengi çok seviyor.
Golden bir köpekle çekilmiş fotoğrafının üzerinde olduğu harika bir pastası vardı.
Hayvan beslemek çok büyük bir sorumluluk gerektiriyor.
Duru, bu sorumluluğu alabilecek yaşa geldiğinde bir köpeği olacak sanırım.
Ailesi bu nedenle almıyor diye düşünüyorum :)


Bu barda poz veren çocuklar, 10-15 yıl sonra genç yetişkinler olarak poz verecekler...
Uzak yıllar değil, zaman hızlıca akıyor.
Alper arabasıyla evin önüne gelip, "teyzeeeee, bu akşam Mina'yı beklemeyin, kaçıyoruz biz, akşam arkadaşlarımızla birlikte olacağız, geç geliriz" diyecek ve Mina'yı alıp gidecek...
Bırrrr, gözlerim doldu bile benim bu sahneyi düşündüğümde...


İşte bu harika iki çocuğun anne ve babası.
Damla'nın sevimli çıktığına bakmayın, annesi gıdı gıdı yapıyor.
Nasıl sevmiyor fotoğraf çektirmeyi anlatamam :)

Alper ile Mina...
Herkes kendi halinde...

Duru'ya üzerinde ingilizce yazan görsellerin olduğu bir pijama takımı ve ev terliği aldık.
Bu pijama takımını giyindiğinde her gece bir kaç kelime öğrenerek uykuya geçebilir diye düşündüm.
Gerçi bu kelimelerin tümünü biliyor ama belki Damla'ya katkısı olur.
Bir de diş kaşıyıcısı istedi.
Mina hediye etti.
Duru, müthiş sevindi.
Ne yapacağını tam anlayamasak da, bu hediyeyi ısrarla istiyormuş :)

İyi ki doğdun canım Duru'cum.
Seni çok seviyorum...
Yolun, yolculuğun açık olsun!

teyzen,
dinamikanne :)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder