Bazen çok yoruluyorum.
Yoran
şeyler; iş, güç, koşturma, aksiyon almak değil.
İnsan
ilişkileri yoruyor beni.
Kişiler
arası stratejik planlar, aman o kırılmasın, bu üzülmesinler.
Zaten en
küçük kardeş olduğum için bu zamana kadar yılların yorgunluğu var üzerimde.
Bakkala
gönderilen kişi, kapıyı açan kişi, komşular arası ilişkilerden sorumlu kişi hep
bendim.
Şimdi
yeğenlerimden acısını çıkartıyorum o başka :)
Haftasonu
için yapılacaklar listesi oluşturdum.Daha doğrusu Cumartesi arkadaşlarımızla
buluşacaktık ve ne yapalım dediğinde yapılacaklar listesini yazdım ona.
Başka
aileler de faydalansın diye sonrasında tüm sosyal ağlarımda paylaştım.
Aslında
ne çok yapacak şey var.
Tek
yapılması gereken, sokağa adım atmak.
Yarın için çocuklu program önerileri:
Program 1 : Tophane de Miro'ya gidilebilir.Oldukça renkli ve çocuklar bayılıyor.
Program 2: Beşiktaş'ta ki deniz Müzesi gezilebilir ya da bir Sultanahmet çıkartması yapılabilir.
Program 3: Nişantaşı'nda kukla yapımı atölyesi var Citys'de alt katta.Ahşaptan yapılıyor ve çok keyifli.saat 14:00'te.
Program 4: Koşuyolunda Helen Doron çocuk evinde oyun grubunun temellerini atıyoruz.Sevgili Aynur ebeveynleri toparladı, biz orada olacağız.
Program 5: Hala Anish Kapoor'a gitmediyseniz lokma da bir kahvaltı, hopp oradan SSM'ye.
Program 6: Hiç bir şey yapamayacaksınız giydirin sıkı sıkı, koruya-tepeye-bostan'a gidin :)))
Program 7: Maçka küçük çiftlik park ta design week (7. maddeyi, bu listeye ek olarak bir arkadaşım ekledi)
İlk gün
arkadaşlarımızla Koşuyolu'nda kahvaltı edip Helen Doran'a geçmeyi
planlıyoruz.Kahvaltıya ve sohbete daldığımız için Helen Doron oyun evi için
vaktimiz kayıyor.Fatih ofise geçiyor, biz de parka geçiyoruz.
Daha
sonra Koşuyolu'nda Mina ile turluyoruz,koşuyolu tam bir ana okulu cenneti.Aman
Alah'ım Helen Doran'dan tutun, Montessori okuluna, İngiliz Kültür'e kadar her
türden okul var.Biraz sokaklarda kayboluyoruz, keşfediyoruz.
Hızımızı
alamayıp oradan Capitol'e yürüyoruz.
Biraz
alışveriş yaptıktan sonra eve geçiyoruz saat akşam 20:00 :)
Eve
girer girmez Fenerbahçe golu atıyor.Mina'nın uğuru.Babası havalarda.
Fenerbahçe
yöneticileri yavruma hakkını vermeli.Bu kaç oldu,totemimiz ile gol atıyorlar :)
Haftasonunun
her iki gününe de program yapınca sevgili kişisi biraz mızmızlanıyor.
Ertesi
gün başka bir program var.
Bir de
onu gönüllüyorum.Lütfen biraz gülümse, böyle mızmızlanma, bak Mina ne kadar
mutlu sokaklarda diye.
An
itibari ile 2 çocuklu kadınım.Biri uslu, diğeri 2 yaş sendromunda olan koca
adam.
"Gerçekten
evde olmayı ve evimi özledim.Zaten yoğun çalışıyorum" diyor.
"Kanepeye
uzanmayı, hiç bir aksiyon almadan sakin bir haftasonu geçirmeyi özledim"
diyor.
Ama
olmaz ki diyorum.Duramam ben.Hareket lazım :)
Tamam,
Pazar günü de Waldorf okuluna gidelim, seminer ve veli toplantısı var,
semineri veren kişi de mimar, söz gelecek hafta program yapmayacağım diyorum.
Okulda
yaptığımız bir workshop.Karşılıklı 2 kişi oturuyor ve birisi çizerken, diğeri
gözlerini kapatıyor.Gözleri kapalı olan kişi tüm sessizliği, ahenki hissetmeye
çalışıyor.Ortadaki çocuk sesleri onlara şarkı gibi geliyor.Tek renk boya ile
çizimini bitirdikten sonra,gözlerini kapatıyor. Diğer kişi gözlerini açıyor ve
çizime devam ediyor.
Ortaya
nefis şeyler çıkıyor.Bu anlarda kendinizi bir şeylere benzetebilirsiniz.
Ben
ahtapota benzettim kendimi.
Gözlerim
kapalıyken, Mina boyaları alıyor ve onları yiyip yemediğini ellerimle kontrol
ediyorum.Yese de sorun değil, yenebilir boyalar bunlar.Organik :)
O
sırada bir kedi geliyor odaya.
Kara
kedi ve Mina resimlerin üzerinde.Bir de kedi ile olan ilişkisini kontrol
ediyorum.Henüz hayvanlar ile haşır neşir bir hayatımız yok.
Ahtapot
gibi hissetmem çok doğal değil mi?
Çocuklar
ile oynanabilecek, sakinleştirici ve düşündürücü bir çalışma.
Eşler
de zaman zaman bunu uygulayabilir.Özellikle sorun yaşadıktan ve üzerinden bir
miktar zaman geçtikten sonra...
Okuldan çıkıyoruz, ablamlarla buluşup bostana uğruyoruz.Biraz turluyoruz ve Gökkuşağının renklerine bırakıyoruz kendimizi.
Bostan'da
tarlaya baktık, çıkıyoruz.
Mina'nın şu bakışından ihtiyacı olan şeyin
sıcak bir banyo ve sonrasında uyku olduğunu anlıyorum.
Haftaya
haftasonunun programı şimdiden belli.
Pazar
günü, havaalanında 5 dakikada tanışıp kaynaştığımız Mina'nın arkadaşı Öykü'nün
doğumgünü.
Cumartesi
günü de bostana gitmemiz gerekiyor.Tarlaya ekim yapacağız.
Unutur
mu bilmiyorum verdiğim sözü sevgili kişisi.Öyle hayal ediyorum.
Bu
arada ben de yoruluyorum ama Mina'yı öyle mutlu görmek her şeye değiyor.
Pazartesi
günleri, haftasonu çocuğunu sosyalleştiren annelere resmi tatil olmalı!
Olur mu
dersiniz?
hararetle
hareketle,
dinamikanne
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder